Antonio Bartoccetti , nam'ı diğer Antonius Rex. İlk grubu Jacula. 1969 da Londrada kaydedilen ve 300 kopya basılan bir albüm çıkardı. Vokaliist Doris Norton ile beraberliği bu yıllara dayanıyor. Jacula gerçek bir grup değil bu plak için bir araya getirilmiş session muzisyenleriydi. Albüm depresif bir tarzda davul olmadan kaydedilen kilise orgu ve gitar ağırlıklı bir sounda sahipti. 1971 de Invisible Force ve Dietro noi Deserto isimleriyle kendi imkanlarıyla bir kaç 45lik çıkardılar ( Bartoccetti ve Norton ) Jacula'nın ilk albümünde medyum Franz Parthenzy de diğer grup elemanları ile albüm bilgilerinde yeralıyordu. 1974 de grubun ismini Antonius Rex olarak seçti ve Neque semper arcum tendit rex yayınlandı. Albüm 17. yy karakteristiğindeki şeytani harflerle bezeli kapağı ile güçlü sözleri ile dikkat çekiciydi.plağın büyük plak firmalarınca çıkması düşünüldü ama tanıtım için basılan sınırlı sayıdaki plak ile sınırlı kaldı. Grubun ticari olarak ilk defa 77 de Zora albümü ile vitrinlerde yerini aldı. sözler yine okültist temalar üzerine ve depresif bir tarzı vardı. albümde I Raminghi grubundan Franco Mussita and Angelo "India" Serighelli de müzisyen olarak yeraldılar. Ralefun albümünde ise Bartoccetti'ye Marco Ratti ve Hugo Heredia yardım ettiler. 1979deki Anno demoni albümü 499 kopya basıldı ve hepsi tek tek Antonius Rex tarafından imzalandı.
Kadrolar :
JACULA
Antonio Bartoccetti (guitar, vocals)
Fiamma Dallo Spirito (vocals, violin, flute)
Charles Tiring (keyboards)
INVISIBLE FORCE
Antonio Bartoccetti (guitar, vocals)
Elisabeth d'Esperance (vocals)
Charles Tiring (keyboards)
Peter McDonald (bass, drums)
DIETRO NOI DESERTO
Luciano Iura (vocals, organ)
Luciano Quaggia (guitar)
Antonio Bartoccetti (bass)
Mauro Baldassari (drums)
ANTONIUS REX 1974-77:
Antonio Bartoccetti (guitar, vocals)
Doris Norton (keyboards, vocals)
Albert Goodman (drums) 1978:
Antonio Bartoccetti (guitar, vocals)
Doris Norton (keyboards, vocals)
Jean Luc Jabouille (drums)
Diskografi :
JACULA
1969 - In cauda semper stat venenum Gnome single
1972 - Tardo pede in magiam versus
1990 - Rogers CD
1992 - Tardo pede in magiam versus (1972 albümü)
2001 - In cauda semper stat venenum Black Widow (1969 albümü)
INVISIBLE FORCE
1999 mundi finis Unifunk (1971 45liği)
DIETRO NOI DESERTO
Aiuto Decca (1971)
ANTONIUS REX
2002 - Neque semper arcum tendit rex Darkness (1974 45liği)
2002 - Black Widow
1977 - Zora Tickle (45lik)
1978 - Ralefun Radio (45lik)
1979 - Anno demoni
1980 - Praeternatural Musik Research
2003 - Black Widow
2005 - Magic ritual Black Widow CD
1992 Anno demoni (1979 albümü)
2001 - Black Widow (1979 albümü)
1994 - Black Widow (Remastered + 2 bonus)
1994 - Zora (1977 albümü)
1994 - Ralefun (1978 albümü)
2002 - Neque semper arcum tendit rex Black Widow (1974 albümü) 2003 - Praeternatural Black Widow (1980 albümü)
2005 - Magic ritual Black Widow (DVD) 2005 DVD+CD set
ItalianProg sitesini hazırlayan Augusto Croce’nin Temmuz 2002 de Antonio Bartoccetti (A.B.) ve Doris Norton (D.N.) ile yaptığı röportajın çevirisi
Bütün bu grupların dağılmasının sebebi neydi ?
A.B.: Jacula meselesi 72 de kapandı, Charles ( 18 yaşında eşi olan 68 yaşında bir çılgındı ) bazı küçük şeylerin bütün bir emeği harcayabileceğini düşünemedi; Ve yürümedi. O radalar Milan Katolik Üniversitesinde okuyordum, Ve Askere gitmem gerektiğini düşündüm. daha da fazlası grubun ismi fazla hastalıklıydı. Antonius Rex ise önceki oluşumun doğal bir sonucuydu, 1980 de dağıldı. bunu nedenlerinden biri de Ralefun albümünü doğru dürüst hazırlanmadan alelacele kotarmamızdı. , Albüm bir çok iyi kompozisyondan oluşmmuştu ama çok kötü bir yapımdı. Yine de bizim en bilinen ve en çok satan albümümüz oldu. Muhtemelen hedefimiz ticaret değildi ve bu yüzdenbir çok iyi albümümüz mesela Praeternatural Black Widow gibi kendi yapımlarımız ve eski albümlerimiz ticari zevkleri okşamadı. Bazıları içindeki şeytani ve heretik temalar yüzünden büyük dağıtımcılar tarafından boykot edildiler. Plakları sadece kendimizi tatmin için yaptık ve bence bizim gibiler tarafından kabul edildi ve benimsendiler. Sadece Zora albümünü para için yaptık. Çünkü yapabileceklerimiz için para kazanmak istiyorduk.
Gerçekten "ezoterik ve evrensel bir mesaj olduğunu düşünüyormusunuz ?
D.N.: Milyarlarca insan var bu yüzden sadece bireysel bir cevap verebilirim. Teorik olarak bir iletişimin sadece bazılarında mistik anlamlar yaratıp diğerlerini etkilemediğini düşünüyorum. Herkes için mutlak bir gerçek yok.
Şarkı sözleriniz çoğunlukla cadılık ile ilgili , Sizin cadılarınız kimler ?
A.B.: Cadıların çoğunlukla beyaz yerine siyaha tapanlar olduğu düşünülür; böcekleri,yaratıkları sevenler , İnsanları doğru yoldan saptıranlar, yaradılışın doğasına karşı gelirler, zihinleri okudukları , yaşamları sonlandırdıkları düşünülür. Şarkı sözlerimizdeki dişi karakterler farklıdır. Aquila non capit muscas daki cadılar yüce birer öcalıcı ,ve kana susamıştırlar.
Başlangıçtan 80lere kadar müziğinizi nasıl özetlersiniz ?
A.B.: Abartılı şımarlıklık yüklü bir onyıldı, Kaderimizin müziğimizle tanımlanabileceği bir yazgıydı. Milanoya sonrada Londraya geldiğimizde kafamızda harika müzisyenlerin kendi fikirlerini ortaya koyabilecekleri süper bir grup kurmak vardı. bunu yaparak yüklü meblağlar kazanabileceğimizi düşündük. Fakat hedefimizden kısa zamanda saptık ve hayat tarzımızı ona göre kurmadık. Kibirimizde kısa zamanda silindi gitti. Sadece bestelediklerimizi kaydedebildik , İkimiz de Charles Tiring'e ihtiyaç duyduk çünkü klasik eğitimli orgçular değildik. Ayrıca Albert Goodman da vurmalılar konusunda bize yardım etti. Her ne kadar o zamanlarki gözde davulcumuz Carl Palmer kadar iyi olmasada. Düşünüyorumda müziğimiz saklı bir etkiyi yaratabilecek güçteydi. Spiritüel bir kaçış, Bir gizemin kültürel bir fonksiyonuydu. Birisi bizim için puslu aynaların görüntülerini amatörce işlediğimizi söylemişti.
Hemen hemen aynı müzisyenleri barındırsa da Jacula , Antonius Rex ve diğer gruplarınızla yine de Temel kavramsal bir bütünlük varmıydı ?
A.B.: Gruplarda kavramsal bir farklılık yoktu.isimini anmayı tercih ettiğim Jacula ve Antonius Rex dışındaki Dietro Noi Deserto ve Invisible Force pek kayda değer şeyler değildi. Zora ve Ralefun albümleri başlangıcımızı yansıtır. ilk Antonius Rex ise bu ikisinin olgun bir devam albümüdür. Zora ve Ralefunda Albert Goodman timpani ve vurmalıları bırakıp davul seti çalmak istemişti, sonuç bir felaketti.
Jacula ve Antonius Rex hem İtalyada hemde dışarıda kült seviyesine çıkmış gruplar; Bir box set yayınlamayı düşünmüyormusunuz hayranlarınız için ?
A.B.: Bunu bir çok kez düşündük. İyi bir fikir gibi gözüküyor. Ayrıca elimizde bir DVD oluşturmak için bir çok görüntü kaydı var. Doğru zamanın gelmesini bekliyoruz.
Bütün Jacula ve Antonius Rex ler sınırlı sayıda basıldı. Elit bir müzik olduğunu düşündüğünüz için mi ? yoksa ticari bir seçimmiydi ?
A.B.: Ralefun dışındaki bütün albümlerimiz sınırlı basımlardı. Seçilmiş bir kitle için yapılmış müzikal duygular içeriyordu. Onları kazanamasaydık dışındaki kitleyi de yakalama şansımız yoktu. Ticari bir seçim olduğunu söyleyemem. Çünkü 20 yaşınızda kendinizi Tanrı gibi hissediyorsunuz. Pazar meselelerini pek fazla aklınıza getirmiyorsunuz. Bu işler birazda kader kısmet işi. Albert bize Neque semper arcum tendit rex albümünü Vertigo'nun basacağına emin olduğunu söyleyip duruyordu. Yanlızca o böyle naif düşler görüyordu. Biz ilerin böyle olmayacağını kestirebilmiştik.
Plaklarınızın koleksiyoncu pazarlarında yüksek fiyatlara satılmasına ne diyorsunuz ?
A.B.: Mantıklı olmak gerekirse bunun iki sebebi var. Birincisi ; bir plak nadirse koleksiyoncular ellerinden kaçırmamak için bu paraları dökebilirler. ikincisi ise ; Albümlerimiz tematik ve bütünlüğü olan ve pek sık rastlanılamayan ezoterik konuları içeriyordu. Bu iki sebepten dolayı bir cazibe merkezi olduklarını düşünüyorum. Çünkü bu tür konular her zaman etkileyici şeylerdir. İnsanları kaşır. 1977 albümümüz Zora'nın ilk baskısının 350 dolar etmesi tabiki bizim için bir zevktir ama bir o kadar ilginç olan ise dürüstr olmak gerekirse sağlam bir yapısı olmayan ve özgünlüğü bu kadar şüpheli bir şeye bu kadar para saymak olsa gerek!!
Konser vermemenizi neyle açıklarsınız ?
A.B.: Sadece tek bir konser verdik. 1972de Milano da Teatro dell'Arte de 45 kişiye vermiştik. fakat oldukça tatmin ediciydi. Bilet fiyatları 50.000 liretti. 79 da gayet güzel bir Avrupa turnsi yaptık. 2000 senesinde Albert ortalıktan kayboldu ve bizi Teatro Argentinada bekleyen 2000 hayranlarımıza o gün konser verememiştik.
Neque Semper Arcum Tendit 28 yıl sonra tekrar basıldı. Bu hoş bir şey değil mi ?
A.B.: Gerçekten hoş bir şey tabiki. Praternatural ile birlikte en çok kafa patlattığımız, emek verdiğimiz albümdür. Elimizde 22 tane orijinal kopya kalmıştı. Varşovada bir pazarda korsan kopyalalarını bulmuştuk. Şimdi ürün haklarını Black Widow firmasına sattık. Metinlerin haklarını ise Amerikan-İtalyan ortaklığı bir firmaya verdik.
Romanya'ya çok mu sık gidiyorsunuz ?
A.B.: Romanya'yı hala ikinci evimiz olarak görüyoruz. Sakinlerinde doğal teolojik bir duygu var. Ayrıca Tepes'in anavatanı ( Kazıklı Voyvoda ) Yaratıcılığımızı derinden etkileyen bir kişi.
Bazı albümlerinizin tamamen gözardı edilmesi sizi üzüyormu ?
A.B.: Çok ta değil. Bazıları seyirciye ulaşamadan ölü doğdu. Bir çok kişi ikinci albümümüzden 1980 yılında tekrar basımından sonra bahsetmeye başladı. Bazıları daha yeni yeni değerlendiriliyor.
Londra hatıralarınız nasıl ?
A.B.: Londra eskiden de şu anda da hastalıklı bir metropoldür. Bütün dünyayı hasta edebilecek kadar hemde. Müzik piyasasına da bir çok iyi yapımcı sunmuştur. Sadece onların dediklerini yapıp ipleri onların ellerine verirseniz çok iyi paralar kazanabilirsiniz.
Şu anda takip ettiğiniz bir sanatçı varmı ?
A.B.: 20 yıldanm fazladır yok. İlk çıktıklarında Black Sabbath'ı takip ediyordum. Keef tarafından yapılmış çok etkileyici bir kapakları vardı. Iommi'nin gitar çalışını beğenirdim. Çok orijinal bir tarafı vardı ama sonradan çok basmakalıp oldu. Vander graaf generator ve eski Genesis'i beğenirdim. ilk Gentle Giant albümü, ilk iki King Crimson albümü beni çok etkilemişti. Hiç bir zaman Eric Clapton'dan hoşlanmadım. Solo kariyerinden çok öncelerini de bilirim. Çok biçimsel bir tavrı vardır ve yeni bir fikri yoktur. Bir keresinde New York'ta Iron Butterfly'ı izlemiştim. çok iyilerdi. bu günlerde güzel bir şey bulamıyorum. Yarın içinse beklediğim sadece gürültü. Doris Norton'un 1980 den beri elektronik müzikle sıkı fıkı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz ? A.B.: Bu onun tabiatının sentetik , yapay bir parçası. O hep bir gruptan ayrı başka sanatçılara ihtiyaç duymadan çalışmak istemesinin bir sonucu. Fiziksel araştırmaları müzikal olmayan deneysel şeyleri seviyorum. gelecekte besteciler değil müzikten kaçışın ürünleri olacak diye düşünürdüm.
Peki şimdi ?
A.B.: 10 yıldan beri gürültü üretmeyi seviyorum gürültü , yaratıcı gürültü. Gerçek uyuşturucuların zararları olmadan uçurucu etki yapabilen şeyler. Müzikle yapılacak şeyler değil bunlar. bir çok tekno albüm yaptım ve bunlar milyonlarca sattı.
Yeni bir albüm varmı kapıda ?
A.B.: Romanya'ya her gittiğimizde bir manstırdaki küçük stüdyomuzda besteler , kayıtlar yapıyoruz. ama bunları ne zaman yayınlayacağımızı bilemiyorum.
Neque semper'e dönersek, bu albümün içerdiği mesaj neydi ?
A.B.: Neque semper'i açıklamak için bir çok farklı tarif mevcut. In cauda içsel bir uyanış kendini keşfetme, Tardo perde büyülü okilt bir dünyaya yavaş yavaş adım atış, Neque semper okült faaliyetler sonucu sanki bir dağın tepesinden ölümlü şeylerden uzak üst benlik durumunu anlatır. Bu bir yolculuk albümü
http://www.antoniusrex.com/
Fermata – Solidarity ( Huascaran – 1978) Slovakya
1970 mayısında And dağlarının Peru'da bulunan en yüksek tepesi Huascaran'daki depremde büyük bir buzul ve kaya kütlesi Yungay köyüne düştü 15 km yüksekten köye yuvarlanan kütleler köyü bir toplu mezara çavirdi. O sırada köyde bulunan Çekoslavak dağcılık ekibinin tümünün bir daha cesetlerine ulaşılamadı. Çekoslovakların ( Artık Slovak demek lazım ) jazzrock grubu Fermata bu kayıp dağcılar anısına 1977 senesinde Huascaran adıyla bir albüm çıkardı. Orta Avrupa ülkelerindeki zengin ve köklü jazzrock geleneğinde önemli yeri olan bir grup olan Fermata'nın Huascaran albümü gerçek bir şaheser. Grubu sırtlayan iki önemli müzisyen multi enstrümanist Frantisek Griglak (gitar , klavye , yaylılar ) ve Tomas Berka'nın eşsiz kompozisyonları , düzenlemelerin profesyonelliği ve 1. sınıf müzisyenlikleri Fermata'nın dünya çapında saygı görmesine sebep oldu. Orta Avrupadaki rock tarihini izleyenler Fermatayı her zaman baş köşeye koymuşlardır. Grubun müzisyenleri sololarında da diğer grup elemanları ile uyumlarına dikkat ederek grup duygusunu ön planda tutmaktadır. Zaten bir grupta en az öne çıkabilecek solo enstrümanlar olan davul ve bas gitarın sağlam olması grup müziği için olmazsa olmazlardan. Slovaklarında bu ikilisi gerçekten işinin ehli. Grup ilk albümünü 75 te çıkardı albümlerde Griglak ve Berka dışında bir çok eleman değişti. Klavyelerin ön planda olduğu enstrümental bir jazzrock yapan grubun eşsiz bir müzikal tarzı var.
Diskografi
1 Fermáta (75)
2 Piesen Z Hol (Song from Ridges) (76)
3 Huascaran (77)
4 Dunajská Legenda (The Danubian Legend) (80)
5 Biela Planéta (The White Planet) (80)
6 Generation (81)
7 Ad Libitum (84)
8 Smile ... (91)
9 Real Time (94)
10 X (99)
Kadro :
Frantisek Griglak gt, kb(1-7);
Tomas Berka kb(1-6);
Anton Jaro bg,perc(1-2);
Peter Szapu dr(1);
Milan Tedla vln(2);
Cyril Zelenak dr(2);
Ladislav Lucenic bg(3);
Karol Olah dr(3-6);
Peter Olah voc(3);
Dezider Pito violoncello(3);
Fedor Freso bg(4-6);
Dalibor Jenis bg(6);
Juraj Bartovic voc,kb(6);
Martin Hanzel kb(7);
Marius Barton bg(7);
Jindrich G.Planka dr(7)
Pirana – Then came the light ( Pirana II – 1972) Avustralya
Santana'nın 70lerin ilk yarısında ve tabiki daha da sonrasında tüm dünyada bir salgın olduğu yıllarda bir çok grubu etkilediği bir gerçek. Avustralya Sidneyli Pirana da bunlardan biri.Kendine Borboletta mahlasını seçen bendenizinde bu tür gruplara karşı özel bir zaafı var. Zaten Hamond orga özel sevgim Emerson veya Lord dan değil Gregg Rolie den doğrudur. Hammond'un jazz-rock , soul ve funk rock gruplarda bir başka tınladığını hepimiz biliriz. Koyunlar , Koalalar , Kangurular ve Gerçek sahipleri Aborjinlerin asimilasyonu ile akla gelen koca kıtadan çalacağımız ilk grup Pirana. 2 albüm çıkarmışlar. çalacağım parça ilkinden çok daha iyi olan ikinci albümden. Dediğim gibi başrolde Hammond'u ile Keith Greg ve cayır cayır gitarıyla Tony Hamilton var. Grubun ayrıca Sunbury festivalinde çaldıkları Soul sacriface festivalin kayıtlarından oluşan Sunbury albümünde bulunmakta.
Diskografi :
1971 Pirana
1972 Pirana II
Kadro :
Keith Greig [kbds]1971-72
Tony Hamilton [gtr]
Phil Hitchcock [bs] 1974
Andrew McCue [kbds, flute] 1973
Richard McEwan [gtr, vcls] 1972
Paul Spetter [dr] 1973
Graeme Thompson [bs]
Stan White [kbds] 1970-1971
Jim Duke-Yonge [dr] 1970-1973
Ruphus – Inner Voice (Inner Voice – 1977) Norveç
Ruphus; Aunt Mary , Popol Vuh ve Titanicle beraber Norveçin 70lerdeki en önemli progressive hard rock gruplarından. A new born day Norveçte 70lerde yayınlanan en önemli albümlerden kabul ediliyor. İlk albümleriyle jazzrock tarzı yapan grup ikinci albümlerinde biraz daha senfonik bir tarzı benimsese de 3. albümlerinin yapımcısı ünlü Gitarist Terje Rypdal ile tekrar jazzrock sounduna dönüyor. Kadın vokalist Sylvi Lillegaard gayet değişik bir tavrı var. biraz Grace Slick'i anımsatıyor. ama tabi sadece bu benzetme ses rengi için söylenebilir. Grup hemen her albümünde müzik tarzı ile yap boz yapmaktan kaçınmamış bu da her tür müzik janrını sevenler için ilgi çekici olabilir.
Kadro :
Thor Bendiksen davul
Kjell Larsen / gitar
Sylvi Lillegård / Vokal
Asle Nilsen / bas
Jan Simonsen / klavye
Svein Hansen / percussion (2-3)
Diskografi :
1973 New Born Day
1974 Ranshart
1976 Let Your Light Shine
1977 Inner Voice
1978 Flying Colours 1
1978 Hot Rhythms, High Notes
1979 Man Made
1996 Coloured Dreams & Hidden Schemes
Bacamarte - Miragem (Depois Do fim - 1982) Brezilya
Latin Amerika'nın 80lerdeki progressive rock'ını özetleyecek ve sonraki yıllardaki bu coğrafyadaki grupların tavrını etkileyecek bir albüm Depois Do Fim. Grup müzikal mirasını 70lerin İtalyanlarından almış gibi. hemen her parçada grubun latin bir grup olduğunu anlamanızla birlikte arşivlerinde bir çok türe sahip olduklarını anlıyorsunuz. Parçaların trafiği apansız olmasa da bir çok kez değişebiliyor. Ve bunu 13 ,15 dk içerisinde değil 5,6 dakikalık kompozisyonlarında yapıyorlar. Flüt ve klavyelerin ana temaları çaldıkları sırada diğer müzisyenler müziğe gerçekten derinlik kazandırabiliyorlar. Mesela ben ünlü Camel'ın bu durumdan bazen başarı ile çıkamadıklarını düşünürüm. PFM ve Locanda Della Fate sevenler bu gruba hint kumaşı muamelesi yapacaklar.
Diskografi :
Depois Do Fim (83)
Sete Cidades (01)
Kadro :
Mario Neto (gitar/vokal),
Sergio Villarim (klavye),
Delto Simas (bas),
Marco Verrissimo (davul),
Marcus Moura (flüt/akordiyon),
Mr. Paul (Vurmalılar)
Jane Dubloc (vokal)
Burnin’ Red Ivanhoe - Across The Windowsill (Burnin Red Ivanhoe - 1970) Danimarka
Beat ve psychedelia grubu olarak başlayan kökenleri ile Burnin' Red Ivanhoe sonradan bu türleri de harmanlayarak ancak jazz rock diye genelleyebileceğimiz kendi müziklerini yarattılar. Saksofoncu Karsten Vogel'in uzun emprovizasyonları grubun alameti farikası ... İlk albümleri M144 1969 da yayınlandı. ilk albümde kendi dillerini Dancayı kullanan grup daha sonra ingilizceyi tercih etti. ikinci albümlerindeki (Burnin' Red Ivanhoe - 1970 ) son parçanın adı Secret Oyster service dir Ki Karstel Vogelin sonradan kurduğu grup olan ve geçen haftalarda geçen haftalarda çaldığım Danimarkalı grup Secret Oyster'e adını vermiştir. 3. albümleri başyapıtları "WWW" yi yine bir yıl sonra 71 de çıkardılar. Aynı yıl folk sanatçısı Povl Dissing'in albümünde çalan grup stüdyo canlı kayıtlarının olduğu albümleri Miley Smile/Stage Recall i yayınladıktan sonra 1972 de dağıldı. Fakat 1974 te Burnin' Red Ivanhoe adı ile bir albüm daha yayınlandı. O sıralar Secret Oyster ile çalışan Vogel bu grup için uygun olmayan emprovizasyonlara dayalı parçalarını Burnin' Red Ivanhoe adı ile yayınladı. bu albüm 3 ayrı gruptan müzisyeni buluşturdu eski gruptan Vogel, Andersen, Fick, Secret Oyster'dan Knudsen ve Day Of Phoenix'ten vokalist Karsten Lyng Grup 1980 de pop rock bir sounda sahip Shorts albümünü çıkardı ve tarihin sayfalarındaki yerini aldı.
Kadro :
Karsten Vogel (soprano saks, alto saks),
Kim Menzer (flüt, keman, trombon, mızıka),
Ole Fick (gitar, vokals),
Jess Stæhr (bas),
Bo Thrige Andersen (davul).
Diskografi:
1. M144 (2LP) - 1969 Sonet
2. Burnin' Red Ivanhoe - 1970 Sonet
3. W.W.W. - 1971 Sonet
4. Miley Smile/Stage Recall 1972 Sonet
5. Right On - 1974 Sonet
6. Burnin' Live (MC) - 1974 Instant Sound
7. Shorts - 1980 Pick Up Pulp
8. Spotlight Burnin' Red Ivanhoe 1969-74 (CD) - 1990 Sonet Spotlight, compilation
9. Lack Of Light - 1998 Polygram
10.Povl Dissing with Burnin' Red Ivanhoe: 6 Elefantskovcikadeviser - 1971 Sonet
Ersen - Bir ayrılık bir yoksulluk ( Bir ayrılık ...bir yoksulluk ...bir ölüm – 1974)
Türkiye Ersen'i ortaokul zamanlarından Aman tertip Can tertiple bilirdik. Parçadaki bas rifleri çok akılda kalıcıydı ve ben çok severdim. Militarist bir kaç parça daha yaptı o devirlerde, Polis Haydardı galiba biride en son 10 sene önce Ersen Ustadan Kuru fasulye gibi tuhaf isimli bir albüm yapan Ersen 200elrin başında kendini Dine verdiğini belirtip gazete ve televizyonlara çıkmıştı. Herneyse bundan 3,5 sene önce 74 tarihli Bir ayrılık bir ölümü dinlediğimde bayağı afallamıştım. parçadaki gitar (Fehiman Uğurdemir ) hemen insanı yakalıyordu. Zaten diğer müzisyenler (Basta Özkan Uğur , Davul Mehmet Gözüpek , Ritm Gitar Taner Öngür , Klavye Kılıç Danışman) Anadolu rock all star band gibiydi. gerçekten 70lerdeki ilk dönemi gerçekten ilgiye değer eserler içeriyor. Haliçe gün batışındaki elektrikli kemanı da onun çaldığını da 3, 5 sene önce öğrendim. Eski gruplar hakkında bir kaç iyi web sitesi var Anadolu rock ta bunlardan biri bir çok yerli sanatçı için ilginç bilgiler bulabiliyorsunuz. Bu yüzden sözü yine burada bırakıyor sitedeki Ersen ile ilgili linki veriyorum
Ayrıca şimdi linkini eklemeyi unutuğum Belçikalı radyocu Anadolu Rock uzmanı
PSYCHE VAN HET FOLK'un sitesi de olmazsa olmazlardan.
Kadro :
Ersen Dinleten - vokal
Mehmet Gözüpek - davul
Özkan Uğur - bas
Fehiman Uğurdemir gitar
Kılıç Danışman - Klavye
Taner öngür - Ritm gitar
Opus Alfa - Tango (Opus Alfa - 1972) Uruguay
Kısa ömrüne rağmen ( 1 albüm , 1 45lik) günümüzde uluslararası rock çevrelerinde adı geçen bir grup psychedelic rock ve proto prog arası müzik yapmış
Kadro :
Daniel Berlotone : Gitar Flüt
Jorge Barral : Bas , Gitar , Vokal
Jesus Figueroa : Vokal
Atiliano Losada : Klavye , Vokal
Jorge Graf : Davul , Vurmalılar
Diskografi :
1972 – Opus Alfa
1971 - Casa de huéspedes / Canción para Kenny y los niños (De La Planta ) "45lik"
Atila – Dia perfecto (Intercion – 1976) İspanya
Mellotron , Moog ve İspanyol tadları .... Katalan grup Hammond yerine Moog ve Melotronu daha çok kullanıyorlar. Her 3 albümleri de arşivlik. Daha önce çaldığım endülüs gruplarının aksine daha senfonik daha bir kuzeyli !! tarzları var. Biraz zorlarsanız Space rock diye de adlandırabilir. Grup 70lerin 2. yarısında 3 albüm yayınladı. 1999 da tekrar toplanıp konserler verdiler. Çalacağım parça en iyi albümleri (bence) olan Intenciondan. İkinci albümlerinde ilk albümlerindeki kompozisyonları elden geçirip daha da kuvvetlendirmişler. Klavye delilerini iyice zıvanadan çıkaracak bir grup.
Kadro :
Eduardo Alvarez (gitar),
Juan Puñet (davul),
Miguel Blasco (bas) (1999 da Jean P. Gomez)
Paco Ortega (klavye) (1999 da Benet Nogur).
Diskografi :
1975 - Beginning of the End (EP)
1976 - Intención
1977 - Reviure